Minik Pati, yardıma gereksinimi olan evcil hayvanların sahiplendirilmesi düşüncesiyle yapılmıştır. Sokakta da olsa, tehlikelerden uzak biçimde, sağlıklı olarak yaşayabilen hayvanların ilanları sitede yayınlanmaz. İlan sahibi, veteriner, konaklama, aşı parası gibi adlar altında, alıcıdan ücret talep edemez.

Pati Dostları

Sema Özpekmezci ve Köpeği Badik (20/12/2006)

"Çok yoğun hayatımın içindeki en güzel şey canım köpeğim Badik'im. Onun sayesinde tüm hayvanlara aşık oldum. Hayatım gerçekten Badik'ten öncesi ve Badik'ten sonrası şeklinde ayrılıyor. Badik'ten önce herkes gibi yaşayan, normal bir insandım. Ama Badik'ten sonra dünyaya, insanlara, kuşlara, böceklere, maymunlara, tüm canlılara farklı gözle bakar oldum. Dünyada tek başımıza olmadığımızın farkına vardım. Gerçek SEVGİYİ ondan öğrendim. İnsanları oldukları gibi sevmeyi. Çünkü petlerimiz bizi şişman - zayıf, zengin - fakir, çirkin - güzel her halimizle seviyor, çünkü onlar içimizdeki gerçek BİZİ seviyor..." diyen Sema Özpekmezci'nin hayatına konuk olduk bu hafta…


   

- Bize biraz kendinizden bahseder misiniz ?

28 yaşındayım ve Türkiye'nin en büyük tekstil firmalarından birinde yurtdışı satın alma sorumlusu olarak çalışıyorum.

- Hayvanlarla iletişiminiz nasıl başladı?

Eskiden köpekleri uzaktan (!) seven biriydim. Hatta korktuğum bile söylenebilir. Hayatımda düzensiz giden bazı şeyler, beni bir şekilde hayvanlara itti. Sanki onların karşılıksız sevgisine, sonsuz pozitif elektriğine ihtiyaç duydum ve son hızla bir kopiş aramaya başladım. Yarınımızı hiç düşünmeden. Yine bir köpek sahibi bir arkadaşımdan gelen "Labden isteyen var mı" konu başlıklı e-maille hayatım değişti. Resimlerde dünyanın en dombili ve yumuk yumuk köpeği yatıyordu. Bir hayvan sever tarafından sokakta ağlarken bulunmuş ve sahiplendirilmeye çalışılıyor. Bu günleri takip eden hafta sonunda o yanımdaydı.

- İlk günleriniz nasıldı biraz anlatır mısınız?

Badik; çekingen, nereye oturacağını bilemeyen, yanımda öylesine yürüyen bir köpekti. Şimdi düşündükçe o zamanlar ne kadar duyarsız olduğunu fark ettiğim Badik'im. Uzun süre sokaklarda kalmış, insanlara güveni hiç yoktu. Suratıma bakıp duruyordu, sen de kimsin acaba diye. O günün ilk tedirginliğinden sonra her şey değişmeye başladı. Ben heyecandan daha pek bir şeyin farkında değildim. Her gece beraber uyuduk kalktık, O'na her an dokunabilmek için neredeyse bir yıl yerde oturdum. Çünkü koltukta Badik Amca oturuyordu, ama kafasını da omzuma, yüzüme yaslamak istiyordu. Ben de yerde oturarak, onun bana en yakın şekilde olabilmesini sağlıyordum. Üç ay sonra birbirimize aşık olmuş iki canlı şeklindeydik ve üç yılı geçti hala durumumuz aynı. Gözlerini gözlerimden ayırmaz, ben yanında olmazsam uyuyamaz, devamlı dokunmatik şeklindeyiz, çünkü bana dokunmadan oturmayı sevmiyor oğlum.

- Bize biraz Badik'i anlatır mısınız, insanlarla ya da diğer hayvanlarla arası nasıl ?

Badik benimle gerçek hayatına adapte olduktan ve güveni arttıktan sonra daha da sevecen oldu. Kedi köpek kavgası terimi bizim evimizde pek geçerli değildir. Çünkü benim 36 kiloluk boğumlu oğlum, kedilerle oynamayı çok sever. Aşırı duygusaldır, köpek sahibi kalabalık bir grupla buluşmalarımızda mutlaka birilerine aşık olur. Fakat kendisi kısır olduğu için aşkını içine gömer, saf sevgi halinde bütün gün oynarlar. Bu buluşmalardan sonra genelde üç gün kalkmadan mutluluk içinde uyur, kim bilir belki de rüyasında onu görüyordur. Badik'i tanıdıkça köpeklerin ne kadar farklı ve hisli dünyaları olduğunu keşfettim. Gözleriyle ne kadar da çok şeyler anlatıyorlar ve anlıyorlardı. Ben oğlumla her gün konuşurum. Gün nasıl geçmiş, müdürümle kavga etmişim, sevinmişim, babişkosu bana ne demiş, hepsini bilir benim oğlum, dinler beni. Anlattıklarıma bazen sevinir, bazen üzülür. Çok sosyal bir köpektir hem insanlara hem de diğer canlılara saf sevgisiyle yaklaşır.

- Üye olduğunuz gruplardan bize biraz bahsedebilir misiniz?

Badik'le yaşamaya başladıktan bir süre sonra internetteki hayvanlar âlemini de keşfetmeye başladık. Hayvan sahiplerinin üye olduğu birçok gruba üye oldum. Buradan pet sahipleri ile haberleşiyor, eğitim, sağlık, sosyalleşme, yardım gibi konularda fikir alışverişinde bulunuyoruz. Hafta sonları Polenezköy, Caddebostan vs gibi yerlerde kar kış yağmur demeden toplanıyoruz. Hem köpeklerimiz sosyalleşiyor, hem de biz. Onlar mutlu bir şekilde yerlerde yuvarlanıyor, bizlerde onların oyunlarına gülüyor eğleniyoruz. Bu gruplarda tanıştığım birçok insan beni çevremde hayvan sahibi olmayan kişilerden daha iyi anlıyor. Bir problemimiz olduğunda ilk aradığım ya da e-mail attığım gruplardaki kişiler oluyor. Belki çoğunu sadece "sanal" olarak tanıyorum, ama yıllardır yazıştığım henüz yüzünü bile görmediğim insanlar artık ailemden biri gibi. Çünkü benimle aynı duyguları paylaştıklarını biliyorum. Köpeğim hastalandığında içimdeki acıyı en çok onlar anlıyor veya o bir yaramazlık yaptığında onlar benimle gülebiliyor. Bir otobüs durağında yanınızda bekleyen bir insan bunu anlayamaz, hatta bu yüzden farklı bakışlara maruz kalabilirsiniz.

- Sokak hayvanlarının hayatına girişiniz nasıl oldu? Onlar için herhangi bir çalışmanız oluyor mu?

Badik'ten sonra farkında olmadan, sokak hayvanlarına ilgim daha fazla arttı. Benim oğlumun da uzun süre sokakta kalmış olması, belki onları daha iyi anlamama yol açtı. Evsiz, aç veya hasta hayvanların gözlerine her baktığımda kendimizden, insan olmamızdan utandım. Onları bu şekilde yaşamak zorunda bıraktığımız için kendimi suçlu hissettim. Zamanla fark ettim ki sevgilerin en büyüğünün yaşandığı, size hiçbir zaman kızmayan, her zaman affeden ve hoşgörülü olan hayvanların tam ortasında, onların dünyasındayım. Kendi çapımda yardıma muhtaç yuva arayan hayvanlara yuva arıyor, onları yeni evlerine kavuşturmaya çalışıyorum. Bizlerin yaşadığı bu mutluluğa, tüm insanların sahip olmasını çok isterim.

- Badik'le ilgili komik bir hikayeniz var mı şu anda aklınıza gelen?

Bir süre önce işyerinden bir arkadaşım on beş günlüğüne seyahate gitti ve kedisini bize emanet etti. Evimizde böylesine tatlı bir varlığı misafir edeceğimiz için sevinçten havalara uçtuk tabii. İlk günler kedicik de benim oğlan da hayatından pek bir memnundu, bir gün misafir kedimiz evin içinde duran sıradan bir pelüş oyuncakla oynamaya başlayınca her şey değişti. Yıllardır ortada durup da Badik'in bir kez bile dokunmadığı pelüş tavşanla o oynayınca, oyuncak kıymete bindi. Kedicik oyuncakla oynarken öylesine mutluydu ki bir an olsun onu ağzından indirmiyordu. Badik ise bir kenarda oturmuş asık ama bir o kadar da masum bir yüzle bütün gün onu seyretmişti. Sonunda akşamüzeri dayanamadı ve bir hışımla ufaklığın odasına girdi, oyuncağı onun elinden alıp poposunu sallayarak hızlı hızlı salona koştu. Salona girdiğimizde Badik yastığının üzerine yatmış oyuncak ise yastıkla üzerindeki battaniyesinin arasına saklanmış duruyordu. Bir gözü "ama anne çok fazla oynuyor ben ne yapayım" der gibi, diğer taraftan da "ne oldu, ben bir şey yapmadım ki, niye ikiniz de bana bakıyorsunuz?" diyor kendince bizi kandırmaya çalışıyor gibiydi. Misafirimiz evine döndü, aradan iki ay geçti ve hala bu oyuncak Badik'in en sevdiği oyuncağı, evimizin başköşesini süslüyor. Köpeklerin insan çocuğundan hiçbir farkı yok bence, bütün duygularını en masum şekilde yaşıyorlar...

   

- Kedilerle aranız nasıl?

Evimde çoğu zaman geçici de olsa bir kedi olur. Fakat son günlerde yaşadığım platonik bir aşkım var. Henüz bir hafta önce tanıştım, bana göre dünyanın en uyuşuk bebek kedisi. Yedi aylık olmasına rağmen, olduğu yerden kalkmayan, yanından top geçse "amaaan şimdi bunun peşinden mi koşacağım" diye düşünen bir ramazan pidesi. Kendilerine "ramazan pidesi" lakabını taktım çünkü yere aynen pide gibi yayılıyor. Neredeyse bir haftadır rüyalarımı süslüyor, şu anda pek ilgilenmediğini düşündüğüm bir sahibi var Umuyorum ki bir gün ona olan aşkımı anlayacak, pidemi bana verecek…

- Bir hayvan sahiplendirirken nelere dikkat ediyorsunuz, yeni aileyle görüşürken onlara neler anlatıyorsunuz?

İlk başlarda büyük heveslerle alınan hayvanlar ne yazık ki bir süre sonra sahipleri tarafından terk ediliyor. Hayvanlar çocuklardan farksızdır, bilhassa köpekler çok hassastır ve büyük bir sorumluluk gerektirir.

Tüm aile fertleri onu istiyor mu?
Onlara ayırabilecek bütçeleri var mı?
Çocuk sahibi değillerse, ileride çocuk olduğunda onu terk edip etmeyeceklerinden emin olmaya çalışıyorum.
Artık beş yıldızlı otellerde tatillere elveda, köpek kabul eden yerler bulmak durumundasınız.
Sabah akşam yağmur çamur demeden yürüyüşe çıkmanız gerekir.
Eve belli saatlerde gelmek durumundasınız, çünkü evde ihtiyacını gidermek üzere sizi bekleyen bir çocuğunuz var.
İş yerinden çok yorgun gelmiş olsanız bile onunla oynamanız gerekecek. O, bütün gün sabırla sizi beklemiş ve siz geldiğinizde bütün yaramazlıklarını size o anda sergileyecektir. Daha kendiniz koltuğa ayaklarınızı uzatmadan onu dışarı çıkarmanız gerek.
İshal olur gece uykunuzu böler dışarı çıkma ihtiyacı doğar, hasta olur derdini kelimlerle anlatamaz. Ev değiştirmek durumunda kaldığınızda istediğiniz her eve taşınamazsınız, çünkü her ev sahibi bu durumu kabul etmez. Hayvanlardan korkan aileniz ya da arkadaşlarınız varsa, sizi daha az aralıklarla ziyarete gelirler.

Evinizde bir hayvan beslemenin bunun gibi sorumlulukları vardır, eğer bunlara hazır değilseniz kesinlikle bu işe kalkışmayın. Çünkü özellikle köpekler sahiplerine çok düşkün hayvanlardır. Sürekli aile değiştirmeleri ya da evde büyüyen köpeklerin sokaklara dönmeleri onların hayatını alt üst eder. Hayvanlar birer ev biblosu değildirler, insanlardan daha güçlü hislere ve duygulara sahip varlıklardır.

- Sema Hanım, çok teşekkür ederiz bize zaman ayırdığınız için.

Ben teşekkür ederim, tüm insanların bu yüce sevgiye, aşka, duyguya sahip olmaları dileklerimle...



Tüm Pati Dostları Yazıları