Minik Pati, yardıma gereksinimi olan evcil hayvanların sahiplendirilmesi düşüncesiyle yapılmıştır. Sokakta da olsa, tehlikelerden uzak biçimde, sağlıklı olarak yaşayabilen hayvanların ilanları sitede yayınlanmaz. İlan sahibi, veteriner, konaklama, aşı parası gibi adlar altında, alıcıdan ücret talep edemez.

Pati Dostları

Pozitif Köpek Eğitmeni - Neşe Öztürk (02/10/2007)


Bu haftaki konuğumuz Pozitif Köpek Eğitmeni Neşe Öztürk. Aşağıdaki söyleşiyi okuduğunuzda eminiz sizin de kafanızda birçok şey yerine oturacak ve birçok konuda fikriniz değişecektir. Önümüzdeki günlerde de bu konuda Minik Pati’de bir bölüm açacağız ve Pozitif Eğitimin ne olduğunu biraz daha yakından öğreneceğiz. Sevgili Neşe Hanım’a bu güzel söyleşi için teşekkür ederiz.


—Neşe Hanım sizi biraz tanıyabilir miyiz?

1969 yılında İstanbul'da doğdum. Eğitimini aldığım anaokulu öğretmenliği mesleğimi kendi çocuklarım olunca bıraktım ve daha sonra da geri dönmeyerek kendi şirketimizde işe başladım. Makine imalatı yaptığımız şirketimizde autocad ve 3dmax modelleme yapıyorum, aynı zamanda da köpeklerde itaat ve davranış eğitimi konusunda pozitif yöntemlerle profesyonel eğitim veriyorum. Evliyim ve üç insan üç tane de köpek olmak üzere altı çocuğum var. Bisiklete binmeyi, uzun doğa yürüyüşlerini ve badminton oynamayı çok severim. Boş zamanlarımda bol bol hem kendimi geliştirmek için hem de keyif aldığım için köpek eğitimi ve psikoloji ile ilgili kitaplar okurum, araştırmalar yaparım. İrlanda halk danslarını seyretmekten çok keyif alırım. Ağır caz haricinde de her tür müzikten hoşlanırım.



— Hayvanlar ne zamandır hayatınızda?

Çocukluğumdan beri her zaman hayvanlarla iç içe oldum. Küçükken sürekli kedilerim vardı. Kirpi, kaplumbağa, kurbağa gibi bilumum hayvanları toplar, eve getirir ve annemden sürekli azar işitirdim. Ama köpeklerle "kovalanmak" haricinde hiç bir iletişim kuramamıştım. Sürekli kovalanır, ne kadar dost olmaya çalışırsam o kadar çok ısırılma riski atlatırdım. En sonunda onları uzaktan sevmeye karar verdim, nerde köpek görsem yolumu değiştirir oldum. Sevgim her zaman vardı ama birlikteliğimiz, geceleri gizli gizli onlara yemek koyup eve geri kaçmaktan öte gidememişti. Sonradan öğrendim ki bunun sebebi beden dilini yanlış kullanmammış.


— Şu anda evinizde baktığınız hayvanlarınız var mı, biraz onlardan bahseder misiniz?

Şu anda üç köpeğimiz üç kaplumbağamız var, iki muhabbet kuşumuzu yeni kaybettik maalesef. Kısa bir süre sonra da yeni bir kızımız daha olacak, bir kedi almayı düşünüyorum.



İlk göz ağrımız kangal ırkı oğlumuz Efe çok iyi huylu, herkesle barışık, özellikle çocuklara âşık bir köpektir. Beş yaşından sonra köpeklerle dost olmayı öğrendi. Özellikle eve misafir gelmesine bayılıyor, evin içinde hoplaya zıplaya koşup oynamaya, gelenleri oyuna davet etmeye çalışıyor. Tabi koca cüssesi ile biraz zor oluyor ama yine de vazgeçmiyor. Bu arada söylemeyi unuttum, Efe ilk aldığımızda bahçede bakmaya çalıştığımız ama kafesten çıkıp eve gelme konusunda üstün başarılarını göz ardı edemeyerek eve aldığımız ve artık bizimle birlikte evde mutlu bir şekilde yaşayan "ev tipi" bir kangaldır.

Golden Retriever kızım Daisy 5.5 yaşında çok iyi huylu, herkesle barışık bir kızdır. Bir kangal ve bir alman çoban köpeği ile büyüdüğü için kendini bekçi köpeği sanıp bahçenin dışındaki herkese sanki parçalayacakmış gibi havlayan ama bahçeye giren herkesi oyuncak yağmuruna tutan, şımarık sevgi dolu bir kızdır. İlk goldenim Rosi öldüğünde onun yerine geldiği için biraz şımarık büyüdü ama yeni öğrendiği numaralarla hayran kitlesini genişletmekle meşgul şu sıralar. Evde benim kuyruğum durumundadır, ben nereye gidersem oraya gelir.



Alman Çoban Köpeği kızım Lara ise 5.5 yaşında, kendini kesinlikle köpek balığı sanan bir kızdır. O kadar huysuz ve su düşkünüdür. Bütün dürüstlüğüm ile söylüyorum ki, artık bir eğitmen olmama rağmen ne yazık ki ben de eskiden çoğu köpek sahibinin yaptığı hataları yaptım. Onu aşıları bitene kadar başka köpeklerle görüştürmeden büyüttüm. Tabi bu durumun ileriki yaşlarda başıma neler açacağından haberim bile yoktu. Ne yazık ki bebekliğinde yaptığımız hataları temizlemek zor oluyor, fakat şimdi oldukça iyi gelişmeler var. Artık eve gelen insanları kabul edebiliyor. Hayvanlar üzerinde ise çalışıyoruz, en son mahallemizde yeni tanıştığı bir golden ile birlikte yürüyüş yapabilme başarısı gösterdi ve bahçemize izinsiz giren bir terrier ırkı köpekle top oynadı. Son 1,5 senede birçok yeni komut öğrendiği için en azından komutları dinleyip sakin kalabiliyor. Belki de bu iyi oldu, çünkü saldırgan köpeklere nasıl yaklaşmam ve eğitmem gerektiği konusunda bana yol gösterici oldu. Lara’da evde Daisy ile birlikte benim kuyruğum durumundadır. Hepsinin bakımından ben sorumluyum ve bundan şikâyetçi değilim. Sadece Efe, gezmeye eşimle ya da büyük oğlumla çıkar.


— Köpek eğitimcisi olmak nereden aklınıza geldi?

8 yıl önce eşim eve kucağında minicik bir bebekle geldi. Efe benim hayatımın akışını değiştirdi diyebilirim. Ellerimde büyüyen bu minik bebek gün geçtikçe daha ihtişamlı hale gelmeye başladı. Efe üç aylık olduğunda ona eğitim aldırmamız gerektiğini düşündük. Biraz araştırmadan sonra evde bizim nezaretimizde eğitim alması gerektiğine karar verip Hollandalı bir eğitmenle eğitimlere başladık. Ancak eğitmen çok iyi bir kişi olmasına rağmen klasik yöntemlerle eğitim veriyordu. Eğitmen her eve gelişinde 7 yaşındaki oğlum kapıyı onun yüzüne kapatıp “Gelmesin bu eğitmen, efeyi ağlatmasın” diye ağlardı. Eğitim iyi gidiyordu ama yanlış olan bir şeyler vardı. Minicik bebeğin can acısıyla bağırıp yerlere yatırılması bana hiçte olması gereken bir eğitimmiş gibi gelmiyordu. Efe eğitmenin elinde, bizlerse evde ağlıyorduk. Sonunda buna bir dur dememiz gerektiğini fark ettik ve kendisiyle konuşup artık boğma tasma ve şiddete dayalı bir eğitimi devam ettiremeyeceğimizi söyleyip eğitimi kestik. Bu arada ben ikinci bebeğim Rosi'yi de almıştım. O dişi bir golden retrivier idi. Onun asla hiç bir şekilde şiddete maruz kalmasını istemediğim için kendim eğitmeye karar verdim. Otur, yat, yerine, parktan eve git dediğimde gitmesi, karşıdan karşıya geçerken arabaları kontrol etmesi, evde sınırlarını bilmesi ve verdiğim her mamayı götürüp yatağında hiç bir yere dökmeden yemesi, kapı çalınca bana bakıp, “hadi kapıyı aç” dediğimde de gidip açması, ışıkları açmayı ve kapamayı öğrenmesi, renkleri ayırt etmesi, kırmızı top dediğimde kırmızıyı, mavi top dediğimde maviyi getirmesi ya da ipini getir dediğimde ipini getirmeyi öğrenmesi sadece bir senemizi aldı. Bir yaşına geldiğinde bunların hepsini biliyordu. Rosi ile çalışmalarımı gören arkadaşlarım kendi köpeklerini de eğitip eğitemeyeceğimi sormaya başladılar. İtaat ve tuvalet eğitimi tecrübelerim bu şekilde başlamış oldu.

Ancak eğitimin bunlardan ibaret olmadığını, her köpeğe aynı şekilde yaklaşılamayacağını, itaatten daha önemli eğitimlerin olduğunu bu işi profesyonel olarak yapmaya başlayınca öğrendim.

Efeye eğitim aldırırken eğitim böyle olmamalı diyerek araştırmalara başlamış ve pozitif eğitim diye bir eğitim olduğunu öğrenmiştim. Ancak ülkemizde bu eğitimi veren bir yer yoktu. 2006 yılında gazete okuduğum bir haberle bu eğitimin merkezi Yunanistan'da olan Stardogs Pozitif Eğitim tarafından, Türkiye'de de verilmeye başlandığını okuyunca hiç düşünmedim bile. Hemen Mehveş İpek Hanımla görüştüm, kayıt oldum ve sertifikamı alarak profesyonel hayatıma başladım.




— Köpek eğitimcisi olmak ne demektir, kısaca bahseder misiniz, herkes köpek eğitimcisi olabilir mi, bunun koşulları nelerdir?

Köpek eğitimcisi, köpekle sahibi arasındaki iletişimin sağlıklı bir şekilde kurulmasına yardım eden, sahiplerin başa çıkamadıkları durumlarda onlara yol gösteren kişidir. Köpek eğitmenleri, hiç bir zaman köpeği sahibinden ayrı bir yerde, kendi başına eğiten kişi olarak algılanmamalıdır.

Eğitim aynı tıp sektörü gibi sürekli yenilenen bir sektör. Yeni bilgileri sürekli takip etmek ve gerekli konularda ilaveler yaparak kişinin kendisini geliştirmesi gerekir. Bu meslek sabır ve özveri isteyen bir meslek! Hayvanları gözlemlemeyi bilmek, ihtiyaçlarını fark edebilmek gerek. Bir eğitime başladığınız zaman o köpeğin ailesiyle de bir bağ kurmanız gerekir. Köpeğin eğitimi aile içinde yaşananlarla da alakalı bir konudur. Kimse, bu mesleği hafife alıp, ben bu işi bilirim diyip gerçekten eğitimini almadan, eğitim vermemelidir.

Bu mesleği yapmak isteyen arkadaşların bunları dikkate almaları önemlidir. Sadece "Köpektir, çekerim boynundan iki kere, vurum totosuna öğretirim" ya da "ya ne var köpek eğitmekte, onu herkes yapar" gibi düşünülmemeli ve hafife alınmamalıdır.


— Bu iş için nasıl bir eğitim aldınız, kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?

Kurucusu Yiannis Arahovitis olup, merkezi Yunanistan'da olan ve Türkiye ayağını da Mehveş İpek Hanımın yürüttüğü Stardogs Positive Training mezunuyum. 180 saat ve 24 gün süren bir eğitim sonunda yeterlilik belgemi aldım. 7 yıldır amatör, 1,5 yıldır da profesyonel olarak bu işi yapıyorum.



— Pozitif eğitim nedir?

Pozitif eğitim kısaca, köpeğin kendi mekânında, sahibi ile birlikte, canlıya hiçbir fiziksel ceza uygulamadan, hataları göz ardı edip, doğruları ödüllendirmeye dayanan, eğitimi keyifli hale getirip, eğlenirken öğrenmesini sağlayan, köpeğe öğrenmeyi öğreten bir eğitim sistemidir.




-Nasıl veya ne kadar süre eğitim veriyorsunuz?

Eğitim çoğu zaman köpeğin kendi mekânında verilir. Grup eğitimlerinde ortak belirlenen bir alanda eğitim verilir. Bazen de eve alarak verdiğim eğitimler oluyor. Köpek sahiplerinin eğitime birebir katılmaları şarttır.

Eğitim haftada 1 saat olmak üzere 12 saat sürer, ancak eğitim sürecine sadık kalan sahiplere ben de bonus olarak 2 ders hediye ediyorum. Bu derslerde de köpeğine vermek istediği özel komutlar varsa onlar üzerinde çalışıyoruz. Her ne kadar bizim eğitimlerimiz 12 saat sürse de, eğitim sonrasında danışmanlık yapmaya devam ediyorum. Benimle olan eğitim bitti diye eğitim bitmiş olmaz, unutulmamalıdır ki eğitimin süresi yoktur. Eğitim ömür boyu sürer.

Eğitime başladığımızda ilk görüşmede tanışma ve bilgilendirme yapılır. Köpeği değerlendirip ne istediklerini dinlerim. Eğer yavru köpekle eğitime başlayacaksam davranış, kişilik ve itaat eğitimi birlikte başlarım.

Köpeğin yaşı büyükse istenilen eğitime göre bir program belirlerim. Davranış modifikasyonunu gerektirecek davranış bozuklukları varsa, saldırganlık, korkaklık, havlama, kemirme, üste atlama vb. gibi öncelikle bunları düzeltme yoluna giderim.


-Eğitim sonrası hayvana veya hayvan sahibine herhangi bir sertifika veriyor musunuz?

12 dersin sonunda eğitim bittiği zaman köpek sahibi ile düzgün bir çalışma yapmış ve programı başarı ile bitirmişse o zaman her Stardogs Pozitif Eğitim mezunu eğitmenin vereceği, köpeğin pozitif metotlarla eğitildiğini gösteren bir sertifika veriyoruz.




— Hangi tür hayvanlar eğitime daha çok müsait, eğitim veremediğiniz hayvanlar oluyor mu?

Yavru köpekler her zaman eğitime daha uygundur, meraklı ve öğrenmeye hazırdır. Bununla birlikte her yaş ve ırkta köpeğe eğitim verilebilir. Bu güne kadar sahipleri devam edemediği için eğitimleri tamamlayamadığım köpekler oldu. Bunun dışında korku dönemi dediğimiz 4–16. haftalar arasını çok kötü şartlarda geçirmiş köpekleri eğitmek ne yazık ki çok zor oluyor. Bu dönemlerde başka canlılarla görüştürülmeyen, dayak yiyen, yalnız bırakılan canlılar ne yazık ki ilerle çok saldırgan köpekler olabiliyor. Ya da o kadar korkak oluyor ki eğitimi alması mümkün olmuyor. Burada bir eğitim anımı anlatmak istiyorum.

2,5 yaşında, daha önce sahipleri kendileri eğitebileceklerini düşündükleri için eğitime vermedikleri, sorunlar büyüdükçe bu işle başa çıkamayacaklarını anlayarak profesyonel bir eğitim almaya karar veren bir aile ile görüşmeye gittim. İlk görüşmede her şey çok iyi geçti, köpek inanılmaz iyi huylu görünüyor, gayet insancıl, her hangi bir sorun görünmüyor. Görüşmenin sonuna doğru clickerımı çıkardım ve tepkisini anlamak için bir kere bacağımla koltuk arasına sıkıştırdığım halde klikledim. Zavallı kız nereye saklanacağını şaşırdı. O an anladım ki bu eğitim çok zor alacak. Çünkü seslere ve değişik objelere alıştırılmamıştı. Sadece 2 hafta ses çalışması yapmak zorunda kaldık, sonunda clicker konusunda ısrarcı olmamaya karar vererek eğitimi clickersız devam ettirmeye karar verdim. Fakat köpek beni ve clickerı özdeşleştirdiği için 2 haftanın sonunda beni görünce sahibinin arkasına saklanmaya başladı. Dolayısı ile ondan sonraki günleri de köpekle tekrar dost olmak için geçirdik. Sonunda komut almayı öğrendi ama ben aradan çekilip sahibine neler yapması gerektiğini kendi köpeğim üzerinde gösterdim ve o da kendi köpeği üzerinde uyguladı. Bazen bu gibi aksilikler de olabiliyor ama mühim olan değişik durumlarda yaratıcı fikirler üreterek eğitimi tamamlamaktır.




— Eğitimin yaşı var mı, en ideal yaş hangisidir?

8. haftadan itibaren başlamayı özellikle tercih ederim. Eğitime özellikle bebeğimiz eve geldiği andan itibaren yani 8–9 haftalıkken başlamak en doğrusudur. Çünkü köpeklere davranış, kişilik ve sosyalleşme eğitimi ancak 16. haftaya kadar verilebilir. Bu açıdan erken yaşta başlanan eğitimin önemi büyüktür. Çoğunlukla bebeğimiz eve gelir, aşılar bitene kadar hiç dışarı çıkarılmaz, kimse ile görüştürülmez, sonrada bu dönemi eğitimsiz geçirmenin cezasını köpeğimiz 2 yaşına geldikten sonra çekeriz. Çünkü sosyalleşmemiş köpeklerin sorunları daha çok bu yaştan sonra ortaya çıkmaya başlar.

Ancak bu demek değildir ki yetişkin köpeklere eğitim verilemez. Pozitif eğitimde yaşı ilerlemiş bir köpek üzerinde rahatlıkla çalışabiliriz. Çünkü pozitif eğitim, köpeğe "öğrenmeyi öğreten" bir eğitimdir. Daha önce aldığı ya da "almadığı" eğitimin önemi yoktur. Ancak bu söylediğim bebeklik dönemini iyi geçirmiş köpeklere itaat eğitimi vermek konusunda geçerlidir. Bebeklik dönemini iyi geçirmeyen köpeklerde öncelikle hatalı davranışları düzeltmek, tepki verdiği konulara tahammül gösterebilmesini sağlamak anlamına gelen davranış modifikasyonu eğitimi verilmelidir.


— Eğitimin en temel faydaları nelerdir?

İnsanlar bir bebek alıp eve geldiklerinde her şey o günkü gibi günlük gülistanlık olacak sanırlar. Ancak bir süre sonra sorunlar başlar, sinirler gerilir. Bu sorunların en küçüğü ise sürekli olarak elde bez ile çiş, kaka temizlemektir. Köpek sahipleri eğitime ne kadar erken başlarsa, sorunlar da o kadar az olur ve köpekleri ile aralarındaki ilişki de o kadar iyi gelişir. Pozitif eğitim fiziksel ceza içermediği için sahip köpek ilişkisini ve köpeğin sahibine olan güvenini güçlendirir.
Yapılan EEG araştırmaları göstermiştir ki bebeklerin beyni doğduktan bir süre sonra da gelişmeye devam eder. Bu dönemi iyi değerlendirip köpeklerin gelişim sürecini onların zekâlarını geliştirerek kullanmak onların ileriki dönemlerde de daha zeki ve öğrenebilirlilik seviyelerinin daha yüksek olmasını sağlar.

Köpekleri sadece temel itaat anlamında değil, spor köpeği, arama kurtarma köpeği, hizmet köpeği gibi konularda eğiterek onların toplum içinde faydalı olmalarını sağlayabiliriz. Biliyorsunuz geçen gün Ankara da bir faciadan kıl payı dönüldü ve bunun başarısı da bir köpeğe ait. Bu tür haberleri duydukça çok seviniyorum. Gündeme sadece vahşi köpek, kuduz köpek, çevre kirliliği yaratan köpek imajı ile gelmeleri beni çok üzüyor.


— Hayvan aldığı eğitimi ne kadar sürede unutuyor ya da unutmaması için eğitimden sonra nelere dikkat etmek gerekir?

Eğitime ilk başlandığında her hareket iyice pekiştirilip yerleştirilmelidir. Öğrenilen bir davranışı unutmaması için ilk başlarda her gün düzenli olarak çalışmak şarttır. Köpeği ile ilgili ve onu sürekli yürüyüşe çıkarıp birlikte yaşamını devam eden sahiplerin, köpeklerinin davranışları unutması pek mümkün değildir. Çünkü günlük hayatta zaten eğitim kurallarının çoğu yapılıyor. Takip, otur, bekle, yat, yerine gibi basit itaat kuralları her gün uyguladığımız komutlardır. Ancak davranış eğitimi eğer sürekli tekrarlanmazsa daha kolay unutulur. Masadan yemek çalma, üste atlama gibi günlük yaşam içinde düzeltmeye çalışırken yaptığımız basit hatalar, hareketleri düzelteceğine daha da çok pekiştirir.

Bunun dışında bazı özel hareketler, mesela yemeğe “ye” demeden başlamaması, evden içeri girerken ayakları silinmeden girmemesi ya da spor köpeklerinin yaptığı özel hareketler, süreklilik gerektirir. Mutlaka düzenli olarak, günde bir kaç dakika da olsa çalışmak gerekir.
Bazen de köpek uzun zaman sahibini görmediği için eğitimi unutmuş gibi görünebilir. Heyecandan yapması gerekenleri hatırlayamayabilir. Bu gibi durumlarda ona biraz zaman tanıyıp, heyecanı yatışınca hatırlatma eğitimi yapılabilir.




— Köpek sahiplerinden en sık duyduğumuz söz "o kadar para verdik, ilk 15 gün her şey çok güzeldi, fakat artık hiç bir komutu yerine getirmiyor" şeklinde oluyor, bunun nedeni veya çözümü ne olabilir?

İşte pozitif eğitim ve klasik eğitim arasındaki en büyük fark burada başlıyor.
Klasik eğitimde köpeğinizi bir çiftliğe verirsiniz, köpeğiniz orada belli bir süre kalır, bu arada sizi görüp heyecanlanır bahanesi ile sahipler yanına alınmaz. Hayvan sahipleri eğitimin nasıl yapıldığını hiç bilemezler. Eğitim sonunda bir kaç gün çağırılıp, “eğitim şudur, böyle yaparsanız böyle olur” diye kısaca bilgilendirilir ve eve yollanırlar. Köpek bir kaç gün oradan kurtulmuş olmanın şokunu üstünden atamaz ve her şey iyi gidiyormuş gibi görünür. Can acısı korkusuyla öğrendiği komutları bir süre daha robot gibi yerine getirmeye devam eder. Fakat köpekler zeki hayvanlardır ve sahibinin çiftlikteki eğitmenler gibi eğitimi bilmediğini, çivili ya da boğma tabir edilen tasmaları canlarını yeterince acıtacak şekilde kullanamadıklarını fark ederek zamanla eğitim komutlarını yerine getirmemeye başlar. Adeta özgürlüğünü geri kazanmış gibi hisseder kendini. Sahipler de tam olarak doğru hareketleri bilmedikleri için onca para verip aldırdıkları eğitim havaya uçar.

Oysaki pozitif eğitimde ilke "köpeği en iyi sahibi eğitir, eğitmen köpeğin sahibini eğitir"dir.

Ben baştan sona sahibini ve köpeğini birlikte eğitime alıyorum. Sahibi köpeğe ne yapması gerektiğini, nasıl davranması gerektiğini en başından itibaren öğreniyor. Dolayısı ile nerede ne yapması gerektiğini tam olarak biliyor ve her davranışı kolaylıkla düzeltebiliyor ya da yeni komutlar öğretebiliyor. Paralarını hayatları boyunca kullanabilecekleri bir eğitime ve güzel bir “sahip&köpek” ilişkisine yatırmış oluyorlar. Yeni bir köpek aldıklarında bu bilgilerinin çoğunu kullanabiliyorlar. Tabi ki her yeni köpekte öncelikle profesyonellerden destek almak ve bilgi tazelemek en doğrusudur.


—Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

İyi eğitilmiş bir köpek sosyal ortamda her zaman komut dinler, insanlarla ve bütün çevre ile uyumludur. Bu durum hem bizimle köpeğimiz arasındaki ilişkiyi güçlendirir hem de köpekleri sevmeyen insanların, onlara kötü gözle bakmalarını engeller. İnsanların köpeklere ön yargı ile bakmalarının ve korkmalarının en büyük sebebi eğitimsiz ya da yanlış eğitilmiş köpeklerdir. Doğru eğitim sayesinde Pit Bull Terrier ırkı bir köpek, çok sosyal ve zararsız bir köpek olabilir. Bununla birlikte yanlış eğitilmiş Golden Retrivier ırkı bir köpek en saldırgan köpeklerden biri haline gelebilir.

Kısaca eğitim sadece köpeğimizle bizim aramızdaki ilişkiden ibaret değildir. Bir köpek alıp ilgilenmeye başladığımızda, topluma karşı da sorumlu oluyoruz. Köpeğimizin ne bize ne de başkalarına zarar vermeyen, herkesle dost bir canlı olması, bizim asıl topluma karşı sorumluluğumuzdur.
Unutulmaması gereken en önemli kural köpeğimizle iletişim kurmayı öğrenemezsek ona hiç bir şey öğretemeyeceğimiz gerçeğidir. Beden dillerini okumayı ve aynı zamanda da onlara kendi konuşma dilimizi öğretmek ancak ve ancak pozitif eğitim ile mümkündür.

.....

Bu röportajı hazırlarken Pozitif Eğitim ile ilgili veteriner hekimler dâhil olmak üzere pek çok kişi ile görüştük ve içlerinden Kutgün & Alev & Nina Kuşeyirli Ailesi'nin bu eğitimle ilgili fikirlerini aldık.

10 Şubat 2007 tarihinde eşim eve güzeller güzeli 3, 5 aylık bir alman çoban köpeği bebekle geldi. Nasıl masum ve ürkekti. Yaşayacağı yuvayı ve ailesini o boncuk gözleriyle tanımaya çalışıyordu. Biz kızımıza, kızımız da bize çok çabuk alıştı. Munzurluklarıyla evimize neşe kattı. Ama kim bilebilirdi ki Nina’nın zaman geçtikçe o munzurluklarının büyük bir problem olabileceğini…

Evimdeki eşyalarım zarar görmeye, koltuklarım kemirilmeye, ayakkabılarım yırtılmaya, masadaki yemeklerim yok olmaya başladı… Ve daha birçok sorun? Böyle olamazdı. Ne yapmalıydım, kızıma bunları öğretmem gerekiyordu. Ama nasıl? Hep duyduğum ama hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığımız bir eğitim vardı. “Pozitif Eğitim”



Nina 4 aylık olmuştu ve bir gün arkadaş ortamında Pozitif Eğitim veren Neşe Hanım’ın ismini duydum. Arkadaşlarım eğitimden çok memnundu ve biz de Neşe Hanım’la bağlantıya geçtik. Eğitime vakit kaybetmeden başladık. Aslında ablam demeliyim çünkü bizim ve kızımın üstündeki büyük sabrı, cana yakınlığı ve işindeki profesyonelliği yaşamımızı değiştirdi.

Eğitimlere önce evde başladık, daha sonra dışarı çıktık, bazı günler de Neşe Ablanın sakin ve kendisi gibi sabırlı Golden cinsi kızı Daisy’le evinde eğitimlere devam ettik. Kızımız şu anda 11 aylık oldu, evde ya da dışarıda sorun yaşamıyoruz. Serbest de dolaşabiliyor, bu eğitimden çok memnunuz. Artık ayakkabılarım, masamdaki yemeklerim ve eşyalarım yerli yerinde duruyor. Nasıl mı? Sadece doğru yer ve doğru zamanda dostumu ödüllendirerek. Bizi bu eğitimle tanıştırdığı için Neşe Hanıma çok teşekkür ediyoruz.


Tüm Pati Dostları Yazıları