Minik Pati, yardıma gereksinimi olan evcil hayvanların sahiplendirilmesi düşüncesiyle yapılmıştır. Sokakta da olsa, tehlikelerden uzak biçimde, sağlıklı olarak yaşayabilen hayvanların ilanları sitede yayınlanmaz. İlan sahibi, veteriner, konaklama, aşı parası gibi adlar altında, alıcıdan ücret talep edemez.

Tuzla Rehabilitasyon Merkezinden Haberler

24/02/2008 Tuzla Rehabilitasyon Merkezi


Yaklaşık on gün kadar önce Tuzla Rehabilitasyon Merkezi Gönüllülerinden sevgili Deniz Hanım ve sevgili İnci Hanım ile Kadıköy’de bir akşam yemeğinde buluştuk. Sokak hayvanları, barınaklar ve Tuzla Rehabilitasyon Merkezi üzerine keyifli bir söyleşi yaptık. İşlerinin yoğunluğuna ve zorluğuna rağmen her ikisi de hayat dolu, sevgiyle bakan gözleri insanın içini ısıtıyor. Söyleşiyi yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım bile. Garip bir duygu ama insan onların yanında kendini güvende hissediyor. Onlar Tuzla Rehabilitasyon Merkezi’ndeki minik dostların en büyük koruyucuları. Bu keyifli söyleşi için kendilerine teşekkür ederiz. Hafta sonları Show TV de yayınlanan “Can Dostum” adlı programdaki Tuzla Rehabilitasyon Merkezi köpeklerine de bol şanslar diliyoruz.



Deniz Karaduman ve İnci Kutay kimdir, biraz kendinizden bahseder misiniz? Hayvan sevginiz nasıl başladı? Ne zamandır Tuzla Rahbilitasyon Merkezi gönüllüsüsünüz, TRM ile nasıl tanıştınız?

İnci Kutay: Ben doğduğumda zaten evimizde köpeklerimiz vardı. Yani hep hayvanlarla büyüdüm. Şu anda evde üç köpeğim var. Bahçemizde de sayısını bilmediğim kedilerimiz. 2004 yılına kadar reklam ajansı sahibiydim, şimdi ise yayın şirketim var. 2002 yılından bu yana Tuzla Rehabilitasyon Merkezi gönüllüsüyüm. TRM gönüllüsü olmadan önce çeşitli hayvan barınaklarına destek olmaya çalışıyordum. Kuru mama göndermek, ilaç göndermek, tedavilerine destek olmak gibi. Bu çalışmalar sırasında çok sevdiğim bir dostum bana dedi ki; “Tuzla Rehablitasyon Merkezine gönülü kabul etmiyorlar, diğer barınaklarla ilgilenecek birileri var, ama TRM yalnız, sen ona ağırlık versen olur mu?” Memnuniyetle dedim ve başladım.

Deniz Karaduman: Eskiden evimizde kuşumuz vardı, sonra bir kedimiz ve köpeğimiz oldu. Şimdi evimizde bir köpeğimiz ve apartman bahçesinde baktığımız biri üç ayaklı iki köpeğimiz var. İki yıldır Tuzla Rehabilitasyon Merkezinin gönüllüsüyüm. İnci Hanım benim yan komşumdu o sıralarda. İkimizin de köpekleri var ve köpeklerimizi gezdirirken karşılaşıyorduk sık sık. Birbirimize selam veriyor, diğer yandan sokak köpeklerini besliyorduk. İnci Hanım bir gün dedi ki; “Deniz Hanım sizi bir defa Tuzla barınağına götüreyim.” Orada geçirdiğim gün o kadar etkilendim, üzüldüm ki, İnci Hanıma bir daha buraya gelmeyeceğim dedim. Fakat o günden beri buradan ayrılamıyorum. Oraya çok mutlu gidiyorum, bu çok değişik bir duygu.



Tuzla Rehabilitasyon Merkezinde geçen bir gününüzü anlatır mısınız?

Deniz Karaduman: Sabah gittiğim zaman her yeri dolaşmaya çalışıyorum. Bazı belli başlı köpekler var, biri kuru mama yiyemiyor, diğeri yaş mama yiyemiyor, onları besliyorum. Eğer tedavi olması gereken hayvan varsa veterinere haber veriyor, onunla ilgileniyorum. Köpek sahiplenmek için bizi ziyaret eden ailelere burayı gezdiriyorum. Onlara yardımcı olmaya çalışıyorum ve zaman nasıl geçip gidiyor anlamıyorum bile. Fakat bu halimden çok memnunum.

İnci Kutay: Ben haftada üç gün gidiyorum. Tuzla Rehabilitasyon Merkezinde en büyük eksiklerden birisi de yeterli sayıda gönüllü olmaması. Bir kaç kişi dışında gönüllü hiç gelmiyor. Hadi tamam gönüllü gelmiyor ama en azından şunu yapabilirler. Bulundukları bölgede belediyelerle iletişim kurabilirler. Yani biz burada sadece hayvanlarla ilgilenmek zorunda kalmıyoruz. Bunların yanısıra Maltepe, Pendik, Kartal, Samandıra, Sultanbeyli, Tuzla ilçelerinin veterinerlik işleriyle de ilgilenmek durumunda kalıyoruz. Gerektiğinde belediye başkanına, sağlık müdürlüğüne çıkıp, “bu araçları değiştirin, ilaç gönderin, mama gönderin, ekibiniz çok kötü, hayvanın canını yakıyor veya köpek bize gelmedi nerede kaybedildi” gibi konularla uğraşıyoruz.

Çok farklı yerlerden köpekler geldiği için kayıtlar çok önem taşıyor. Belediyeye kedi/köpek baktığı için şikayet edilen de arıyor yaralı ya da uyuz köpek var diye yardım isteyen de arıyor. Yani bizim günümüz sadece barınakta “hayvanlar beslendi mi, üşüyen var mı ya da hastalanan var mı” ile sınırlı kalmıyor.

Tuzla Rehablitasyon Merkezinin diğer barınaklardan farkı nedir?

Burası İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yeri. Maltepe, Pendik, Kartal ve Tuzla Belediyeleri ile 2000 yılında burası kurulduğunda bir protokol yapılmış. “Buraya sadece sokak hayvanları girecek ve sadece kısırlaşma yapılacak” şeklinde. Bu kadar nüfus yoğunluğunun olduğu ilçelerin bir barınağı olmaması bizde çok ciddi sorun yaratıyor. Çünkü sadece sokak hayvanları gelmiyor, sahipleri tarafından terk edilen hayvanlar da bize geliyor. Barınak olmadığımız için yer sorunu yaşıyoruz. Evinden atılan cins köpekler, körler, sakat topal olanlar, yaşlılar, bebek köpekler, hamileler vs derken çok ciddi kaos oluyor.


Bir köpek ömrü boyunca burada yaşayamaz, ömrünü burada tamamlayamaz. Barınakta ne olur? Bir köpek gelir ve ölene kadar yaşamını orada idame ettirir. Biz barınak değiliz. Köpeğin kısırlaşma ve aşılanma süreci tamamlandıktan sonra alındığı yere bırakılması gerekir. Ama bazen öyle köpekler geliyor ki, biz onları geri bırakamıyoruz. Bu duruma şöyle bir çözüm bulmaya çalıştık. Büyükşehirden belli bir bölümü çevirmesini istedik ve kabul ettiler. O alanda yerleşim yeri gibi bir şey oluşturmaya çalıştık. Burada da en fazla 50 köpek barındırabiliyoruz.

Daha çok nasıl hayvanlar kapınızı çalıyor. Sakat veya yaralı olanlar, evden terk edilen ev hayvanları?

Trafik kazası geçiren hayvanlar en sık gelenler arasında. Bazen aynı gün içerisinde üç ya da dört tane trafik kazası gelebiliyor. Biz ameliyatları burada yapamadığımız için hayvanları alıp kliniklere götürüyoruz ve tedavilerini orada devam ettiriyoruz. Bir ameliyatın ne kadara mal olduğunu hayvan besleyen herkes az çok tahmin edebilir. Bu işin yükü çok ağır ve hepsini bizler karşılamaya çalışıyoruz, dolayısıyla bu anlamda çok zor durumdayız ve ciddi bir desteğe ihtiyacımız var.


Evden atılanların bir çoğunun büyük sebebi ise zaten hayvanın hasta veya yaşlanmış olması. Göz veya kulak problemleri, böbrek hastaları vs. Köpek sahipleri tedaviye para harcamamak için hayvanlarını buraya veya sokaklara terk ediyorlar. Bizler bu hayvanları kendimiz tedavi ettiriyor ve yeniden sahiplendirmeye çalışıyoruz.

Tabii bunların yanısıra sadece hevesi geçtiği ya da sorumluluktan kaçmak istediği için çok sayıda terk eden insanlarla da karşılaşıyoruz.

Bazı hayvanların tedavisini orada yapamadığınızı söylediniz. Peki, hasta hayvanları nerede tedavi ettiriyorsunuz, masraflarını kim karşılıyor?

Kadıköy/Bahariye’de Bahariye Veteriner Kliniği, Veteriner Hekim Aytaç Bey ile çalışıyoruz. Daha önce Vetline ile çalışıyorduk, hala dönem dönem oraya da hayvan götürüyoruz ama ağırlık olarak Aytaç Bey ile çalışıyoruz. Aytaç Bey, son yıllarda tanıdığımız gerek hekimlik gerekse insani açıdan en değerli insanlardan biridir diyebilirim.


Tedavi masraflarını da biz üstleniyoruz. Dernek olmadığımız için para toplama yetkimiz yok, bu yüzden biz ve bir kaç arkadaşımız bize bu konuda destek olmaya çalışıyorlar.

Sahiplendirme işini kim yapıyor? Sahiplendirme yaparken nelere dikkat ediyorsunuz?

İnci Kutay: %95 Deniz Hanım, % 5 ben. Yani şöyle diyebiliriz, Deniz Hanım beni çalıştırıyor. (Karşılıklı gülüşmeler...)

Deniz Hanım: İnci Hanım kendisine ulaşan insanları bana yönlendiriyor, görüşmeleri ben yapıyorum. Telefonda görüşüyorsam ses tonundan kişiyi anlamaya çalışıyorum, tabii bu yeterli olmuyor. Sahiplenecek kişilerden nüfus kağıdını istiyor, sicil numarasını alıyoruz. Bir ev faturası istiyoruz (telefon, elektrik, doğalgaz faturası olabilir) o evde oturduklarına dair. Bir süre sonra fotoğrafları geliyor hayvanlarımızın ve mutlu oluyoruz. Bazen telefonla onları arayıp kontrol ediyoruz. Eğer şüphelenecek olursam derhal evlerine gidip hayvanın peşine düşüyorum. Çünkü biz bir canlı emanet ediyoruz.

Tuzla Rehabilitasyon Merkezinde kaç veteriner hekim çalışıyor, gönüllü sayısı ne kadar?

İnci Kutay: Büyükşehirin üç veteriner hekimi ve bir veteriner teknisyeni var. Ayrıca Maltepe, Pendik, Kartal ve Tuzla’dan haftada birer gün kendi veteriner hekimleri geliyor. Gönüllü olarak da dört kişiyiz.


Güher Hanım, Deniz Hanım, Şaziye Hanım ve ben. Maltepe, Pendik, Kartal ve Tuzla belediyesinin iççileri olmak üzere 30 civarı işçi çalışıyor.

Merkezin kapasitesi nedir? Kapasiteyi aştığınız günler oluyor mu, böyle zamanlarda nasıl bir çözüm yoluna gidiyorsunuz?

Aynı anda 350 köpek kalabilir. Bu rakamı aşmamaya özen gösteriyoruz. Salı ve Perşembe günleri, kısırlaştırılan ve aşılanıp küpelenen köpekler alındıkları yere bırakılıyor yeniden. Dolayısıyla sürekli bir sirkülasyon var, bazen günde 30-40 köpek girdiği oluyor, aynı şekilde haftada 120-140 köpek çıkışı oluyor.

Yerine bırakma işini nasıl ve kimler yapıyor? Hayvanı yeniden takip edebiliyor musunuz?

İnci Kutay: Deniz Hanım ve Güher Hanım Salı ve Perşembe günleri bu işi yapıyorlar. Malesef yeniden onları takip etmemiz mümkün değil. Bu yüzden bu ilçelerde oturan insanların bu konuya eğilmelerini istiyoruz.

İlçeler içinde yegane organize olan ve daima ulabildiğimiz kişiler Kadıköy Gönüllü ve Yerel Hayvan Koruma Görevlileri. Kendilerine gerçekten çok teşekkür ediyoruz, muhteşemler.

Deniz Karaduman: Bu konuda benim en büyük problemim buraya hamile olarak gelen hayvanlar. Onların doğurmasını bekliyoruz ve yaklaşık 6 ay boyunca aileyi birbirinden ayırmıyoruz. Anne ve bebekler kısırlaşınca onları yeniden sokağa bırakmak çok zor. Çünkü burada doğan bebekler hiç bir şekilde sokak yüzü görmemiş, hemen doğaya alışmaları mümkün değil. Tuzla’da bu konuda bir gönüllümüz var ve bize destek olmaya çalışıyor. En azından bir iki ay yemek veriyor ve doğaya alışmalarını sağlamaya çalışıyor. Fakat bu iş bir kişi ile yapılabilecek bir iş değil. Böyle kişilerin sayısının hızla artması gerek.

Rehabilitasyon sonrası hayvanlar doğal yaşam alanlarına geri bırakılıyor, çevrenin buna tepkisi nasıl?

Deniz Karaduman: Negatif. Bırakıyoruz ve bir anlamda kaçıyoruz. Gizli bir iş yapıyormuşuz gibi. Bu duruma çok üzülüyorum ama insanlar etraflarında hayvan istemiyorlar. Bu operasyon sonrasında orada yaşayan insanlar, kısırlaştırılmış aşılanmış bu hayvanları şikayet ederek toplatıyor ve ormanlara götürüp bırakıyorlar.


İnci Kutay: 2007 Şubat ayından beri haftada üç gün Büyükşehir ekibi ile birlikte ormanlarda yemek dağıtımı yapıyoruz. Bu resmi bir görev, dönüşte de resmi formu imzalamak durumundayız. Bütün ormanlar köpek kaynıyor.

Buraya her bölgeden hayvan getirebilir mi ya da kimler buraya hayvan getirebilir?

Anadolu yakasının her yanından geliyor. Kendi barınağı ve ekibi olan belediyeler dahil her yere hizmet veriyoruz.

Sabancı Üniversitesinden bir grup öğrencinin sosyal sorumluluk adı altında bir proje için Tuzla Rehabilitasyon Merkezini seçtiklerini biliyoruz. Biraz bundan bahseder misiniz?

Üniversitelerde sosyal sorumluluk projesi kapsamında öğrencilere bir ödev verilmiş. Eksik olmasınlar, Sabancı Üniversitesi’ndeki bir grup genç arkadaşımız da Tuzla Rehabilitason Merkezini seçmişler. Mesafe olarak zaten birbirimize çok yakınız. Yaklaşık 40 kişilik bir grup bir kaç kez bizi ziyarete geldi, hatta içlerinden bir kaç tanesi buradan köpek sahiplendi, çok mutlu olduk. Okullarında duyurular hazırladılar.


Sadece TRM için değil, Türkiye’deki sokak hayvanına bakış açısı, barınakların iç yüzü, vatandaş olarak herkesin bu işin bir ucundan tutması gerektiği ile ilgili bir takım afiş çalışmaları, broşür çalışmaları hazırladılar. Bu duruma çok sevindik, çünkü gençlerin bu konuya el atmaları gelecek için umut vaad ediyor. Umarız bu gibi çalışmaların devamı gelir.

Tuzla Rehabilitasyon Merkezinde yaşadığınız, unutamadığınız güzel bir anınızı anlatır mısınız desem ilk aklınıza ne gelir?

Deniz Karaduman: Bazı köpekler ilginç bir şekilde aradan sıyrılıveriyor. Pamuk adında bir köpeğimiz vardı, iki ay kadar bizlerle kalmıştı. Pamuk kendisini insan zanneden, görüntü itibarı ile bir çok kişinin çirkin diyebileceği cinsten bir köpekti. Bizleri kendi gibi görürdü, onun arkadaşlarıydık. Bahçe gibi bir yerde kalıyordu ama hep bizimle birlikte olmak istiyordu. Bizler banka oturduğumuzda o da gelir banka otururdu. Bazen arabayı açık unuturduk, gider arabanın içine kurulurdu. Tıpkı bir insan gibi. İnci Hanım bazen arabasını onun için açık bırakırdı, Pamuk arabaya biner içeride oturur bir süre sonra da uyurdu. Ben iki yıldır oradayım ve iki senedir oradaki her köpek seçildi. Bir gün İnci Hanım bir hanımı yönlendirdi bana. Konuştuk ve Pamuk’u ona evlat edindirdik. Kadıncağız o kadar iyi niyetliydi ki Pamuk’la ilgili hiç bir şey sormadan, sorgusuz sualsiz onu kucakladı. Fakat ertesi gün Pamuk geri geldi. Çünkü Pamuk yeni sahibinin sokağa çıkmasına izin vermemiş, hırlamış havlamış. Sadece onunla kalmasını istiyormuş. Önce bu bahaneye inanmadım ama sonra Pamuk’un huyunu düşününce bir de o hanım barınaktaki en uyuz, kimsenin istemediği köpeği evlat edinince kadıncağıza hak verdim. Ertesi gün İnci Hanım bir başka aileyi bana yönlendirdi. Bu aile ise Golden cinsi köpek için gelmişlerdi, ama o köpeği sahiplendirmiştik. İnci Hanım bir başka köpek için onları ikna etmiş. Aileyle buluştuk, ben de o arada Pamuk’u çıkardım, biraz koşup oynasın diye. Ben aileye evlat edinecekleri köpeği gösteriyordum Pamuk yanımıza geldi ve Hülya Hanıma bir pati attı. Ardından önünde taklalar atmaya başladı. Hülya Hanım şaşırdı ve Pamuk’u sordu. Huylarını anlattım, bankta oturmayı sever, arabada gezmeyi sever vs. diye. Arabayı getirdiler, Pamuk koşarak arabaya bindi ve hemen gözlerini kapatıp uyuyor numarası yaptı. Hülya Hanım’ın bir anda Pamuk’a kanı kaynadı ve ben bunu istiyorum dedi. Ve Pamuk bindiği o arabayla birlikte yeni evine gitti. Ertesi gün aileden teşekkür telefonu aldık. “Bizi Pamuk’la buluşturduğunuz için teşekkür ederiz, o dünyanın en güzel köpeği, onu çok seviyoruz, aklınız bizde kalmasın” dediler. Bunlar bizim için çok güzel anlar.


.... Oturduğum apartmanın bahçesinde yaşayan iki köpeğimiz var TRM’den gelen, biri üç ayaklı. Bir ara çok fazla gürültü çıkarmaya başladılar ve apartman sakinleri rahatsız olmaya başladı. Aslında apartman sakinleri haklılardı çünkü köpekler 24 saat sürekli birşeylere havlıyorlardı. Bir sabah evinde yalnız yaşayan bir komşum “bu köpekler buradan yarın gidecek” dediğinde ne yapacağımı bilemedim... Barınağa götüremezdim, eve alamazdım.

Ertesi gün inanılmaz bir şey oldu. Bu köpek buradan gidecek diyen hanımın evine hırsız giriyordu, üstelik gündüz vakti. Köpeklerin sesine balkona çıktığımda hırsızı bu hanımın penceresinin parmaklıklarında gördüm, kadıncağız o anda perdeyi açtı ve hırsızla göz göze geldi. Köpekler havlayarak bizi uyarmış ve hırsızın eve girmesine engel olmuşlardı. Bu olaydan sonra komşum “bu köpekler sayesinde belki de şu anda hayattayım, yalnız yaşıyorum ve bu hırsız eve girse beni öldürebilirdi” demiş. Bu olaydan sonra bir daha onlar hakkında şikayet gelmedi.

Son olarak eklemek istediğiniz birşeyler var mı?

Gönüllüye ihtiyacımız var. Yani köpekleri bırakmaya giderken “alo” diyebileceğimiz gönüllülere ihtiyaç çok fazla.

Sokakta yaşayamayacak durumda olan yardıma muhtaç hayvanların tedavi edildikten sonra yeniden barınağa gelmesi sağlıksız bir durum, burada da gönüllülere ihtiyaç var.

Ormanlara hayvanların atılmaması için gönüllülere ihtiyaç var. Çünkü ormanlar hayvanların yaşam alanları değil. Açlıktan hastalıktan hergün birileri ölüyor. Köpekler insanla birlikte yaşayabilen canlılardır.


Belediyenin derhal ve derhal yasanın ön gördüğü şekilde sokakta yaşamını devam ettiremeyecek hayvanlar için bir barındırma evinin kurması gerekir. Çünkü ne büyükşehirin ne de diğer ilçelerin olması gerektiği gibi bir barındırma merkezi yok.

İnsanların oturdukları bölgelerde belediyelerle iletişim halinde olmalarını istiyoruz. Sadece şikayetçilerin sesi belediyeler tarafından kaale alınıyor. Çünkü şikayetçiler sorunları çözülene kadar yani kısır ve aşılı olmalarına rağmen köpekler yerlerinden alınana kadar ısrarla belediyelere faks gönderiyor, e posta gönderiyor, telefonla arıyor, yeri geliyor belediyeye kendileri gidiyor. Oysa bir çok hayvansever bu hayvanların sokakta yaşaması gerektiğine dair ne bir mesaj gönderiyor ne de telefon açıyor. Lütfen hayvanların yaşam haklarına saygı duyan insanlar da en az şikayetçi insanlar kadar aktif olsunlar.

Uno, bize ekmek bağışı yapıyor. Kuru ve yaş mama, bebekler için özel mamalara ve karma aşı ve tedaviler için gereken ilaçlara her zaman ihtiyacımız var.

Kısacası bu için için gönüllü, gönüllü ve yine gönüllüye ihtiyacımız var.



Tuzla Rehabilitasyon Merkezi İlaç Listesi

Beşeri ilaçlar

• Deposilin 1.2 Veya 2.4
• Ulcuran Ampul
• Vincristin
• Rifocin Ampul
• Adrenalin Ampul
• Libavit K Ampul
• Eparariesovit Ampul
• Novasef 1 Gr.
• Madecassol Pomat Furacin Pomad
• Bepanthane Pomat
• Siropar Surup
• Prednol
• Benexol


Veteriner ilaçları

• Theranacron Flakon
• Catosol Flakon
• Nervit
• Richtasol
• Canural (Kulak)
• Linco Specktin
• Finadyn
• Panalog Veya Urudermyl

Tüm Tuzla Rehabilitasyon Merkezi Haberleri